Kış Başlarken Kendimizi Hastalıklardan Nasıl Koruruz?

Mevsim değişikliği yaşadığımız bu günlerde yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat etmek sağlığımızı korumamız açısından önem kazanmaktadır. İyi beslenme, güçlü bir bağışıklık sistemi ve grip, nezle, soğuk algınlığı gibi mevsimsel hastalıklardan korunabilmek için esastır.

Mevsim geçişleri bağışıklık sistemini etkilediğinden özellikle çocuklar, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar, gebe ve emziren annelerin beslenmelerine bu dönemlerde daha fazla dikkat etmesi gerekmektedir.

Hava değişiklikleri, kapalı ve kalabalık ortamlarda uzun süre kalınması gibi etkenlerle kış aylarında hastalıklara yakalanma riskimiz yükselmektedir. Ayrıca özellikle kış aylarında hareketsizliğin artması, fazla kiloları kalın giysilerin ardına saklama düşüncesi, kışın kilo artışını da beraberinde getirmektedir.

Peki mevsim geçişlerinde ve hareketin azaldığı kış aylarında nasıl beslenmeli, sağlığımızı nasıl korumalıyız?

Yaşamın her döneminde olması gerektiği gibi süt-süt ürünleri, et-yumurta grubu, sebze-meyveler ve tahıllarla birlikte tüm besin gruplarının tamamı gün içinde yeterli miktarda tüketilmelidir.

A, C, E, B6 vitaminleri, folik asit, çinko, selenyum, demir, bakır gibi mikrobesin öğelerinin bağışıklık sistemini destekleyici etkisi bulunmaktadır. Brokoli, lahana, brüksel lahanası, karnıbahar, havuç, marul, roka, sarımsak, soğan ve meyvelerden portakal, mandalina, greyfurt, kivi, elma bu besin öğelerini içeren meyve ve sebzeler arasındadır.

Her dönem olduğu gibi kış döneminde de sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmek önemlidir. Yaz döneminde taze sebze-meyvelerle kendi yaptığınız konserveleri de bu dönemde çeşitlilik sağlamak için kullabilirsiniz.

A vitamini: Yumurta, süt, karaciğer, havuç, kuru kayısı, kırmızı biber.

C vitamini: Greyfurt, portakal, mandalina, limon, kivi, maydonoz, koyu yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, kara lahana, kırmızı biber ve kuşburnu.

E vitamini: Fındık, ceviz, badem gibi sert kabuklu yemişler, bitkisel yağlar.

B6 vitamini: Balık, kırmızı et, karaciğer ve tahıllarda.

Folik asit: Ceviz, badem, tam buğday ürünleri, karaciğer, kurubaklagiller, yumurta

Çinko: Et, deniz ürünleri, süt, peynir, yumurta, kuruyemişler(badem-ceviz), tam buğday ürünleri.

Selenyum: Deniz ürünleri, yumurta, tavuk, hindi, patates.

Demir: Kırmızı et, kuru üzüm, üzüm pekmezi, tahin, ıspanak, kurubaklagiller.

Bakır: Balık, peynir, karaciğer, pekmez, maydonozda bulunmaktadır.

Balık, bağışıklığı destekleyici, vücut direncini arttırıcı besin öğeleri ve yüksek omega-3 içeriği ile özellikle sezonunun açık olduğu bu dönemde mutlaka haftada 2-3 kere tüketilmelidir.

Mevsim değişikliği ve güneşli havaların yerini kapalı havalara bırakması depresyon ve yorgunluk halini arttırmaktadır. Omega-3 kaynağı olan balık ve badem,ceviz gibi sert kabuklu yemişler ise bu ruh halini düzenlemede etkili rol oynamaktadır.

Evde geçirilen sürenin artması ve kış gecelerinin uzun olması nedeniyle özellikle akşam atıştırmalıkları günlük beslenmeye eklenmektedir. Akşam yemeğinden sonraki saatlerde tüketilecek şekerli, hazır besinler yerine meyve, süt ürünleri, sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Demir içeriği ve enerji verici özelliği ile tahin-pekmez karışımı da kahvaltılara veya ara öğünlere eklenebilir, tatlı ihtiyacı bu yolla da karşılanabilir.

Probiyotikler, hastalık yapan mikroorganizmaların çoğalmasını önlemektedir. Yoğurt, kefir gibi süt ürünlerine beslenmede yer vererek yeterli probiyotik alımı sağlanmalıdır.

Havaların soğumasıyla birlikte su tüketimi azalmaktadır. Ancak vücudun her zaman suya ihtiyacı vardır. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışması ve vücut ısısının dengede tutulması, metabolizma dengesinin sağlanmasında son derece önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle, her gün 2-2.5 litre su içmeye bu mevsimde de devam edilmelidir.

Son olarak, vücut direncini arttırmada etkili ve zindelik verici olan egzersiz kış döneminde de gerekirse açık hava egzersizleri yerini iç mekan egzersizlerine bırakarak devam ettirilmelidir.